Kan Vücutta Neden Dolaşır, Kan damarları vücudun her noktasını dolaşır. Bilhassa damarlarımız o kadar uzundurlar ki düz bir alana yayılacak olsalar toplam uzunlukları yaklaşık 100 bin kilometre olur. Kan damarlarının vücutta her yerini kapladığını anlayabilmek zor değildir. Vücudun uzun herhangi bir yerinde ufak bir çizik bile olsa hemen kanamaya başlar. Bu, kan damarlarının her yerinizi sardığını gösterir. Kan damarlarının vücudun her noktasında olması çok önemlidir. Kan damarları sayesinde hücrelerin ihtiyacı olan besinler taşımaktadır. Hücrelerin çalışması için gerekli olan oksijen de damarlardan akan kan sayesinde hücrelere ulaşır. Soluk alıp verme ve kalp atışı, insanın hayatı boyunca devam eden vücut faaliyetleridir. Kalp atışı ve soluk alıp verme birbirinden bağımsız gibi görünse de birbirinin görevlerini tamamlayan özellikleri vardır.
Soluk alma ve dolaşım, vücudun her yerine oksijenin ulaşmasını sağlamasını sağlamada birlikte etkili olur. Soluk alma ile kana alınan oksijenin organlara ulaşması dolaşım sayesinde gerçekleşir. Kanla yalnızca oksijen taşınmaz besinlerin vücudun her yerine ulaşması dolaşımla gerçekleşir. Yaşamamız için gereken enerjiyi her gün yediğimiz besinlerden sağlarız. Besinlerden enerji elde edebilmek için soluduğumuz havadaki oksijeni kullanırız. Bu besin ve oksijeni kan vücudumuzun her yerine ulaştırır. Oksijen enerji üretiminde kullanılırken karbondioksit ortaya çıkar. Karbondioksit vücut için zararlı bir gazdır. Bu yüzden vücuttan uzaklaştırılması gerekir. Karbondioksit damarlarda dolaşan kanla kalbe döner. Kalpten de akciğerlere giderek soluk vermeyle dışarı atılır. Organ ve yapılardan alınan karbondioksit ve diğer bazı zararlı maddeler kanla taşınıp akciğer ve böbrek gibi organlara getirilir. Zararlı maddeler bu organlardan dışarı atılır.
Kanın Vücutta Dolaşımında Görevli Yapı ve Organları
Dolaşım Sisteminin Kısımları; Dolaşım sistemini kalp, damarlar ve kan dokusu oluşturur.
Kalp, göğüs boşluğunda bulunan çizgili kaslardan oluşmuş bir organdır. İstemsiz, hızlı, güçlü ve uzun süreli olarak çalışır. Böylece kan sıvısının damarlarda akmasını sağlar. Kalp, kulakçık ve karıncık olmak üzere 2 kısımdan oluşur.
Kulakçık, kan sıvısını kalbe doğru çeken kısmıdır. Sol kısmı vücut toplar damarına, sağ kısmı akciğer toplar damarına bağlıdır.
Karıncık, Kan sıvısını organlara doğru pompalayan kısımdır. Sol kısmı vücut atar damarıyla, sağ kısmı akciğer atardamarıyla bağlantılıdır.
Kalbin sağ tarafında kirli kan (CO2 oranı fazla) ve sol tarafında da temiz kan (O2 oranı fazla) bulunur. Kalbin çevresinde koruyucu olan perikard adlı kaygan zar bulunur. Bu zar kalbi dış etkilerden korur. Kalp üzerinde bulunan damarlara koroner damarlar denir. Bu damarlar kalbin hızlı bir şekilde beslenmesini sağlar. Kalbin kulakçık ve karıncıkları art arda ritimsel olarak kasılıp gevşerler. Kulakçıklar kasılırken karıncıklar gevşer ve kan sıvısı kulakçıktan karıncığa doğru akar. Karıncıklar kasılırken kulakçıklar gevşer ve kan sıvısı organlara doğru pompalanır. Kalbin kulakçık ve karıncıklarının kasılması dakikada ortalama olarak 70-80 kez gerçekleşir. Kasılma hızı hormon ve sinirler etkisiyle artırılıp azaltılabilir.
Kan Damarları
Kanın kalpten pompalandıktan sonra durağı damarlardır. Damarlar sayesinde vücudun en uç noktalarına kadar kan ulaştırabilir ve dokuların ihtiyaçları karşılanabilir. Vücudumuzda taşıma işlevi gören 3 çeşit damar vardır; Atardamar, toplardamar ve kılcal damarlar. Bu damarlardan büyük olanların içinde kanın ters yönde akışını engellemek amacıyla kapakçıklar yer almaktadır. Bu kapakçıklar ile kan akış yönü bozulmaz, yer çekimine karşı hareket eder.
Atardamar, atardamarlar kalpten çıkan kanın uğradığı ilk yerler olarak basıncı karşılayabilecek yapıdadırlar. Duvarları diğer damarlara göre daha kalın, daha esnektir ve sağlam yapıda duvara sahiptir. Akciğer atardamarı dışında tüm atardamarlar temiz kan taşır. Temiz kan oksijen içeriği yüksek olan kandır. Kalpten ilk çıkan atardamar o kadar büyük ve kalındır ki, neredeyse bir hortum büyüklüğündedir. Bu sayede kalpten pompalanan kanın basıncına dayanabilir. Daha sonra bu büyük damarlar daha küçük damarlara ayrılarak vücudun uç noktalarına ulaşırlar. En büyük atardamar aorttur.
Toplardamar, akciğer toplardamarı dışında kirli kanı kalbe taşıyan damarlardır. Toplardamarlarda basınç daha düşük olduğu için çok sağlam yapıda değillerdir. Neticesinde en büyük atardamar iki parmak kalınlığında ve daha ince duvarlıdır. Kanın atardamarlar tarafından dağıtılması sonucu toplardamarlar genellikle yarı yarıya doludur. Bu nedenle de rahatlıkla katlanıp bükülebilirler.
Kılcal damarlar, Vücudun her yeri kılcal damar ağıyla kaplı olduğundan çok sayıda kılcal damar vardır. Atardamarlarla toplardamarlar arasındaki kan alışverişini sağlarlar ve bu iki damarı birbirine bağlarlar. Çok küçük damarlardır, saç telinin onda biri kadardırlar. Bu şekilde boyutları sayesinde vücudun her noktasına ulaşabilirler. Duvarları ise oldukça geçirgendir. Kan hücrelerinin geçmesine izin verirler.
Kan Sıvısı ve Görevleri
Başlı başına bir doku olup, sıvı akıcı ve su oranı çok yüksektir. Yapısında hücrelerin ihtiyacı olan maddelerle, metabolizma sonucu oluşan zararlı maddeler bulunur. Kan sıvısında, su, mineral, oksijen, karbondioksit ve kan hücreleri bulunur. Kanın yapısında özel görevler yapan kan hücreleri taşınır.
Alyuvarlar; Kırmızı renkli ve kanda en fazla bulunan hücrelerdir. Oksijen ve karbondioksitin taşınmasında görev yapar.
Akyuvarlar; Beyaz renkli ve kanda en az bulunan hücrelerdir. Mikropların yok edilerek bağışıklığın sağlamasında görev yapar.
Kan pulcukları; Hücre parçaları olup üzerinde pıhtılaşma proteinleri taşır. Kesilen ve zedelenen damarların onarılmasında görev yaparlar.