Kan Basıncı, Dolaşım sistemi atardamarları içindeki kanın basıncıdır. Kan basıncı ölçümü tansiyon aleti yardımı ile yapılır. Kan basıncı, kanın kalpten pompalanmasına, ara damarların direncine ve atardamar çeperlerinin esnekliğine bağlıdır. Kan basıncı, kendisine kulakçıklardan gelen kanı karıncıklar yolu ile büyük ve küçük dolaşıma pompalar.
Bu pompalama boyun ve el bilekleri damarlarında nabız atması şeklinde hissedilir. Sol karıncıktan atılan temiz kan yüksek basınçla bütün vücuda dağılır. Burada bizim "tansiyon" diye ölçtüğümüz, damar içindeki bu kanın basıncıdır. Kan basıncı (Veya tansiyon), yerleşik uygulamaya göre, önce kasılma basıncı (Sistolik basınç), sonra gevşeme basıncı (Diyastolik basınç) olarak yazılır. Kasılma basıncı, kalbin kasılması sırasında oluşan en büyük kan basıncıdır. Büyük tansiyon, gevşeme basıncı, kalbin gevşeme veya dinlenme durumunda ölçülen en düşük basınçtır. Küçük tansiyon, gevşeme basıncı, diastolik basınç yükselirse kalbin beslenmesi azalır. Büyük dolaşım sistemi ile dokuların gereksinimini karşılamak için dağıtılan bu kan kullanıldıktan sonra tekrar temizlenmek üzere, küçük dolaşım yardımı ile akciğerden geçer.
Kan Basıncı Ölçümünde
İki sayı bulunur. Yüksek olan sayı "sistolik" basınç veya büyük tansiyon adı ile anılır. Bu basınç kalbin içindeki kanın damarlara pompalandığı anda meydana gelir. Bu pompalama nabız sayısı gibi dakikada 70-100 civarındadır. Pompalama arasında kalp kası içine kanı doldurmak için gevşer ve bu esnada damardaki basınç düşer, buna "diastolik" veya küçük tansiyon denir.
Atardamar kan basıncı her bireyde farklıdır, aynı bireyde de zaman zaman farlılıklar gösterebilir. Çocuklarda yetişkinlere göre daha düşüktür, yaşla birlikte yükselir. Şişmanlarda yükselme eğilimi vardır. Uyku sırasında biraz düşer, egzersizden sonra, ayrıca heyecan yaratan durumlarda yükselir. Yüksek kan basıncının tersine, düşük kan basıncı bir hastalık belirtisi değildir. Sağlıklı bireylerde kan basıncı hiçbir rahatsızlığa neden olmadan, yaşam boyu düşük kalabilir. Kan plazmasının büyük miktarlarda damar dışına çıktığı yaygın kanama veya yanıklarda, aşırı terleme ve ishal gibi sıvı ve tuz kaybına neden olan durumlarda kan basıncı düşer. Otururken veya yatarken birdenbire ayağa kalkınca ortaya çıkan tansiyon düşmesi (Ortostatik hipotansiyon) ise otonom sinir sistemindeki bir bozukluktan kaynaklanır.
Kan Basıncı Nasıl Ölçülür?
Kan basıncı, sfigmomanometre (Tansiyon aleti) ile ölçüldüğünde atardamarda ölçülen basınçtır. Üst kolda, dirseğin hemen üzerine uygulanan tansiyon aletinin manşeti şişirilip, daha sonra kademeli olarak azaltılarak, sistolik ve diastolik basınçlar ölçülür. Kan basıncı, kişinin yaptığı işe bağlı olarak belirli basınç aralıkları içinde sürekli değişir. Fiziksel çalışmalar sırasında kaslar daha fazla gıda gereksinimi duyarlar ve kalp bu talebi karşılayabilmek için hızını artırarak pompaladığı kan miktarını arttırır. Bunun da kan basıncının yükselmesine yol açar. Kan basıncı geceleri uyurken en düşük seviyesine iner, ancak uyku anında bile muhtemelen rüyaların etkilerine bağlı olarak kan basıncında dalgalanmalar görülebilir. Gün içerisinde bu dalgalanmalar daha sıktır ve kişinin yaptığı işi yansıtır. Gerek zihinsel gerekse fiziksel stresler kan basıncını arttırabilir. Kan basıncında geçici bir yükselmeye neden olan özel bir durum olmadığı ve ölçülen kan basıncının hastanın gerçek kan basıncını yansıttığı kanısına varılırsa Hipertansiyon (Yüksek kan basıncı) tanısı konur. Böylece kan basıncının birkaç kez ölçülmesi, yüksek kan basıncının tanısını koymak ve eğer varsa nedenine bağlı kontrol yapılmasıdır.
Kan Basıncının Yükseldiği Durumlarda
Kalp damar hastalığının risk faktörleri ve Belirtileri.
- Baş ağrısı,
- Çarpıntı,
- Nefes darlığı
- Yorgunluk,
- Burun kanaması,
- Yol yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma,
- Bazen çok sık idrara çıkma,
- Gece uyurken uykudan kalkıp idrar yapma ve bacaklarda şişkinliktir.
Kalp damar hastalıkları, hipertansiyon (Yüksek tansiyon), şeker hastalığı, kolesterol ve trigliserit yüksekliği, sigara ve ailede genç yaşta kalp damar hastalığının sık görülmesidir. Hipertansiyon, inme, koroner kalp hastalığı, kalp yetmezliği, böbrek hastalığı ve bacak damar hastalığına bağlı durumlardır. Bu rahatsızlığı olan hastalarda hipertansiyon tanısı, sadece kan basıncı ölçümü ile mümkündür. Bu sebeple olmasa bile tüm hastalar, yılda en az 1-2 kez kan basıncını ölçtürmelidir. Hipertansiyonuna bağlı olan nedenler arasında, %90-95 hastada bilinememektedir. Birinci dereceden hipertansiyon, esansiyel hipertansiyon, bilinen bir hastalık nedeni değildir. Yüzde 5-10 hastada ise hipertansiyon başka bir hastalığa bağlıdır. İkinci dereceden hipertansiyona yol açan hastalıkların önemli kısmı böbrek kaynaklıdır. Endokrin (Hormonol) sebepler ise önemli diğer bir grubu oluşturmaktadır. Bu hastalıkların önemli bir kısmının tedavi edilebilir nitelikte olması, hastalıkların tedavisi ile de hipertansiyonun kalıcı tedavisinin mümkün olması her hastanın ikinci dereceye bağlı hipertansiyon açısından değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Kan Basıncı Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Kan basıncı, tüm "Yüksek Tansiyon" hastalarında büyük tansiyon 140 mmHgnın, küçük tansiyon 90 mmHg'nın altına ve hasta rahatsızlık hissetmediği takdirde daha düşük değerlere düşürülmelidir. Hedef kan basıncı, şeker hastalarında ve ilişkili klinik durumların (İnme, miyokard infarktüsü, böbrek hastalığı, idrarda protein) bulunduğu hastalar gibi yüksek ya da çok yüksek risk taşıyan hastalarda en az 130/80 mmHg'nın altında olmalıdır.
Tansiyon Düşürücü İlaç Sınıfları
- Diüretikler
- Kalsiyum kanal blokerleri
- Beta-blokerler
- Angiotensin-converting enzyme (ACE) inhibitörleri
- Angiotensin II reseptör (ARBs)